15 temmuz sonrası

biz boşuna uğraşıyormuşuz efendiler, kalkın tası tarağı toplayıp gidelim en iyisi.. adamlar cennette bile söz sahibi olmuşlar..! bugün bir yazıda malum örgütün kendi içinde yaydıkları bir çağrı mail'ini okudum; geçen ifade tam olarak şuydu: "söz size cennette ekstradan kaylule yapmanız için vakit vereceğiz. bugünlerde uyumayıverin ne olur!" şaka değil, ifade aynen böyle (1).. işin kötü yanı bu dil bunların yeni türettikleri bir dil veya yaklaşım değil. yıllardır yapıyorlar bunu; islam diye insanlara rüyalar, mucizeler, masallar anlatıp cennetten arsalar pazarladılar (2). dinin kaynağıyla bağ kurulmasına müsade etmeyip kendi uydurdukları dinlerini anlattılar insanlara. bunu da toplamda topu topu 620 tane ayetten bahsedilen risale-i nur külliyatını kur'an tefsiri diye yutturarak yaptılar.. (ben bu sayıyı bu külliyat üzerinde araştırma yapmış birinin yazısından aldım, yanlışsa ve doğrusunu bile varsa düzeltsin lütfen.)

bakın! esas kaynaktan yani kur'an'dan uzak kalmanın bedelini bu zamana kadar fazlasıyla ödedik; nolur bu saatten sonra tekrar yapmayalım aynı hatayı. biliyoruz ki, bu çapta olmasa bile, kendi dinlerini islam diye pazarlayanlar ortalıkta cirit atmaya devam ediyorlar ve biz onlara prim verdiğimiz sürece de devam edecekler buna. o yüzden n'olur uyanık olalım.. ucuz bilgiye değil emekle ve akl'etmeyle gelen bilgiye talip olalım. uygulama alanı olmayan bilgi ile eyleme geçecek bilgiyi birbirinden iyi ayıralım. öncelikle eylemin, yani seçim yapmanın kıymetini bilelim. yaşama amacımız olan imtihanın esaslarıdır "eylem" ve "seçim yapmak"; bunu aklımızdan çıkarmadan anlamaya çalışalım Allah'ı ve nizamını.. unutmayalım ki imtihan da bu hayatın esası; bizi imtihan (seçim yapma) alanının dışına çıkaracak her yaklaşımın ve eylemin bizi "yol"dan uzaklaştıracağının bilincinde olalım.

çokça okuyalım; kitabı, insanı, dünyayı ve hayatı! bunlardan birinin eksik okunması demek Allah'ı hakkıyla anlayamamak demek, bunun da bilincinde olalım. Allah'la aramıza girmeye çalışan her şahıs ve müesseseden uzak duralım. unutmayalım ki Allah bize şah damarımızdan daha yakın! duygusal yıkım veya zaaf anlarımızdan istifade edip araya girmeye çalışanlara fırsat vermeyelim. aliya'nın da dediği gibi "islam'da aşırı bilge, her şeyi bilen, hatasız ve ölümsüz kimseler yoktur." bize bu şekilde sunulan kişilerden uzak duralım. muhatabımız kim olursa olsun eleştirel bakış açımızı kaybetmeyelim. eleştiri yaparken de önce merhameti sonra adaleti gözeterek yapalım. eylemlerimizin sorumluluğunu kendimiz alalım ki zaten bundan kaçışımız da yok. her ne kadar kararlarımız için kendimize belli referanslar bulsak da yaptığımız her eylemin hesabını yine biz vereceğiz, unutmayalım. yanlış bir eylemimizin hesabını verirken "şu alim fetva vermişti" bahanesi tutmayacak öbür tarafta; kendimizi bunun gibi inançlarla kandırmayalım.

özetle: Allah'ı doğru tanıyalım ve sorumluluk alalım ki imtihanımızın hakkını verebilelim.. selam ile..



(2) "hizmetten biri hesap günü Allah'ın huzuruna çıktığında hocaefendi 'bu bizden' diyecek ve o kişi doğrudan cennete girecek" cümlesini bu kulaklar da duydu vakt-i zamanında. tabi o dönemler yaş biraz küçük olduğu için itiraz etmiyorduk böyle şeylere.

(8.8.2016)



Yorumlar