beyyine ve tefrika

beyyine suresinde Rabb'imiz ehl-i kitaptan olanların hakîkatle karşılaşmalarından sonra küfürde ısrar edenler ve hakîkate yönelenler şeklinde ayrılığa düştüklerini belirtiyor. ben bunu okuduğumda bu vakânın günümüzde de tekrarlandığını farkederek belirtilmek istenenin sadece tarihsel mevzu özelinde olmadığı kanısına vardım (ki zaten kur'an'ın metni belli bir dönemde inmiş olsa da mesajı her döneme hitap etmektedir.) evet, bu vakâ tekrarlanıyor lakin bir farkla: kur'an'ın indiği dönemde ehl-i kitab tanımına hristiyan ve yahudiler girerken günümüzdeki ehl-i kitaba müslümanlar da dahil olmuş durumdalar. yani bir şekilde müslümanların içinde de yahudileşme ve hristiyanlaşmalar yaşanıyor.

beyyine suresinde geçen vakânın müslümanlar arasında tekrarlandığını da şu sebeple söyleyebiliyorum: günümüz müslüman toplumlarında insanlar dinlerini, çoğunlukla, kendilerine anlatıldığı şekliyle, eğrisiyle-doğrusuyla, samîmi yahut gayri-samîmi olarak yaşıyorlar. gün geliyor hakikatin kaynağıyla, yani kur'an'la, yahut hakikati anlatan insanlarla karşılaşıyorlar. Bunun sonucunda da kimisi yanlışlarında ısrar ederken kimisi de hakikate meyletmeye başlıyor ve bir tefrika örneği daha ortaya çıkmış oluyor. yani aynı beyyine sûresindeki ehl-i kitap gibi. (ilgili ayette de bu ayrılık "tefrika" kelimesiyle ifade ediliyor). ve ben bu durumdan da şöyle bir sonuca varıyorum: günümüzde müslümanlar arasında yaşanan ayrılıkların (tefrikanın) tümünün zararlı yahut engellenmesi gereken durumlar olarak görülmemesi gerekiyor. tabi ki gönül ayrılık tablolarına razı gelmek istemiyor, bir şekilde birliktelik sağlansın istiyor ancak hakîkate direnen ve hatta daha kötüsü hakîkate karşı savaş açan "müslümanların" var olduğu gerçeğini görerek adım atmak, pozisyon almak ve her dâim hakîkatten yana olmak durumundayız. tabi ki bunu söylerken her bizim gibi düşünmeyen müslümana karşı harp ilan edelim gibi bir şey de söylemek istemiyorum. aksine müslümanı bu alanda bekleyen mücadele (cihad ve duâ), birçok alanda olduğu gibi ince ve zahmetlidir. çünkü bu mücadele kalplere ve akıllara hitap etme mücadelesidir.

selam olsun cihadın ve duânın hakkını verenlere.. ve selam olsun yanlışından dönüp hakikate meyl'edenlere...

beyyine 7, 8: îmân eden ve îmânına uygun davrananlar da mahlûkâtın en hayırlılarıdırlar. böylelerinin Allah katındaki mükafatları, içinde ırmakların çağladığı ve ebedî kalacakları adn cennetleridir. Allah onlardan razı, onlar da Allah'tan razıdırlar. işte bütün bunlar Rab'lerine itaatsizlikten sakınanlar içindir.

Yorumlar